Mide zehirlenmesi, genellikle yemek sonrasında ortaya çıkan karın ağrısı, bulantı ve kusma gibi belirtilerle kendini gösterir. Ancak bu durum, daha doğru bir ifadeyle, besin zehirlenmesi olarak adlandırılmalıdır. Besin zehirlenmesi, mide ve bağırsakları etkileyen, tüketilen gıdalarla bulaşan bir enfeksiyondur. Bu rahatsızlık, bakteri, virüs veya toksinlerle kontamine olmuş besinlerin tüketilmesi sonucu meydana gelir. Besinlerde görünürde bir değişiklik olmasa bile, bu zehirlenme etkisi ortaya çıkabilir. Belirtilerin geçmemesi durumunda, en kısa sürede bir doktora başvurulmalı ve gerekli tedaviye başlanmalıdır.

Besin zehirlenmesi belirtileri, mikroorganizmanın türüne ve enfeksiyonun şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Kuluçka süresi, bazı vakalarda 30-60 dakika içinde ortaya çıkarken, bazılarında 6-12 saat veya bir hafta sonra bile görülebilir. Genellikle 1-3 gün veya bir hafta kadar sürebilir. En sık karşılaşılan belirtiler şunlardır:

Nadir vakalarda, sinir sistemini etkileyebilecek kadar ciddi belirtiler ortaya çıkabilir.

Besinlerin hazırlanması ve sunumu sırasında hijyen kurallarına uyulmaması, uygun saklama koşullarının sağlanmaması, bu tür zehirlenmelere yol açabilir. İyi pişirilmeyen veya pişirme sırasında kontamine olan besinler, ellerin yıkanmaması, besin zehirlenmesine neden olabilir. En yaygın olarak, pastörize edilmemiş süt, çiğ kümes hayvanları, kırmızı et ve suyun içindeki bakteriler bu tür zehirlenmelere yol açabilir. Nadiren kimyasallar da zehirlenme etkisi gösterebilir.

Besinlerden kaynaklanan zehirlenmeye genellikle bakteriler neden olur. Oda sıcaklığında çoğalan bakterilerin yok edilmesi için besinlerin yüksek ısıda pişirilmesi gereklidir. Ayrıca, homojen bir şekilde pişirme yöntemi kullanılmalıdır. Bakteriler yüksek ısıda yaşamını sürdüremez, düşük ısıda da çoğalamazlar. Bu nedenle, besinlerin +4 derecenin altında saklanması, hatta derin dondurucuya konulması önemlidir. Bu, bakteri üremesini engelleyecektir. Bakteri üremesine asitli ortamlar, düşük nem oranı ve uygun saklama koşulları engel olur. Kahve, çay, pastörize edilmiş süt ve iyi pişmiş besinler güvenle tüketilebilecek gıdalar arasındadır. Ayrıca, mide asidini azaltmak için kullanılan ilaçların bilinçsiz ve gereksiz kullanımı, mide zehirlenmesi riskini artırabilir. Bu konuya da dikkat edilmelidir.

Tanı koymak için, hastada bulantı ve kusma, ishal, karın ağrısı ve kramp gibi sindirim sistemi sorunlarının mevcut olması gereklidir. Bu belirtiler alındığında, belirtiler geçmezse hemen bir doktora başvurulmalıdır. Özellikle yaşlılar ve bebekler gibi hassas gruplar için daha erken müdahale önemlidir. Yapılan fiziki muayene ve belirtilerin değerlendirilmesi sonucu, mide zehirlenmesi tanısı konulabilir. Bakterinin laboratuvarda belirlenmesiyle birlikte tedaviye başlanır.

Kendiliğinden geçmeyen zehirlenme durumlarında, tedavi kapsamında kaybedilen sıvının ve minerallerin yerine konması ve bakterilerin yok edilmesi hedeflenir. Hastaya ağızdan veya damardan sıvı verilir. Bakteri tespit edildiğinde antibiyotik tedavisi uygulanır. Tedavide ishalin kesilmesine gerek yoktur, çünkü bakterilerin dışkı yoluyla atılması hedeflenir. Mide zehirlenmesinden korunmak için, beslenmede hijyen ve besinlerin saklanma koşullarına dikkat edilmelidir.